bugün

entry'ler (933)

the big c

ilk sezonu harikaydı. Tek kelime ile harika! ikinci sezon... güzeldi, ilki kadar olmasa da gerçekten güzeldi. Üçüncü sezon sanki ben başka bir dizi izliyormuşum gibi gelmeye başkadı, e öyle olunca da tadını kaybetti ama izledim çünkü ilk 2 sezon gönlümde çok derin yerlere dokunmuştu. Dün dördüncü sezona başladım ama henüz tamamlamadım bölümü.

--spoiler--

Üçüncü sezondaki Cathy' i sevemedim ben. Alkol, sigara, ot ve huzursuz haller... ikinci şansını bırakın iyi kullanmayı, berbat ettiğini düşünüyorum.

--spoiler--

zara

lisedeyken okulu asıp kızılay a gittiğimizde mutlaka uğrayıp öğrenci harçlığımıza uygun bir şeyler bulup alırdık buranın alt katından. ama bir kaç sene önce aldığım ve çok kısa süre giydiğim jeani caaart diye yırtılınca, ispanyol paçavrası diye veryansın edip soğudum kendilerinden...

ankara sokaklarındaki kartvizitler

Bazen sevmediğim birilerinin isimleriyle gördüğümde gülme krizine girdiğim kartvizitlerdir.

anksiyete bozukluğu

Bir kaç yıl önce tedavisini olduğum ve huzurlu geçen bir kaç yıldan sonra yeniden başıma çöreklenen ruhsal bozukluk... Öncekinde yemin ederim disipline girmiş bir kadın olarak tedavimi olmuştum ama bu defa biraz cozuttum galiba. insanoğlu çok nankör. Hemen biraz iyi gibi oldum diye alkolle kullandım bi kaç sefer. Bi kaç sefer de almayı unuttum ilaçlarımı ve bu gece cortladım. Yine sırtımdan soğuk terler, titreme ve felaket senaryolarıyla kapımı çaldı. istifrağ ettim ve şimdi adaçayımı yudumlarken hepsinden kurtulmaya çalışıyorum. Yazıyorum ki kafam dağılsın biraz normalleştireyim şu an yaşadıklarımı. Yazıyorum ki tedavisini gören bir başka kişi benim gibi aksatmasın ciddi ciddi olsun tedavisini. iki ileri bi geri gidersiniz yoksa aman deyim şakaya gelmez. Allah dermansız dert vermesin.

koray avcı

bana kalırsa anırır gibi şarkı söyleyen kişidir. sevmiyorum yorumlarını, duyguyu hissedemiyorum her şarkıyı aynı söylüyor.

zafer güler

(bkz: Sezenler Olmuş) türküsünü ondan iyi seslendiren henüz duymadığımdır.

hatırla gönül

Gökçe Bahadır' ı severim ama bu dizide keşke (bkz: Nesrin Cavadzade) oynasaymış... Zira Gökçe Bahadır, Engin Öztürk' ün yanında epeyce yaşlı duruyor ve çekim esnasında kendine yaptırdığı filtrelerle diziyi izlerken aşırı dikkatim dağılıyor o doğallıktan çıkıveriyorum. filtre olayı çok saçma. Gökçe bahadır' ın oyunculuğunu ilk bölümler beğenmiştim ama sonradan çok bön ve donuk gelmeye başladı. Nesrin Cavadzade tam bu rolün kadını ve çok daha fazla yakışırdı sanki... Aa bir demesela (bkz: Aslı Evner) de olabilirdi... Hicran ve Suskunlar dizilerinde zengin, şımarık kız imajından çıkmıştı. O da aynı şekilde iyi yakışırdı bu diziye.

bir hadise var

Nazan Öncel' in eski bir şahaseri. Mabel Matiz yorumlamış yeni duydum. Harika demek bu yeni düzenleme için az geliyor. Girişteki gitar solosu vs herşeyiyle muhteşem. Şahtı şahmaran olmuş şarkı.

kizil siyah bulutlar

Kayahan ın bestesiymiş, ozan ünlü yorumlayana değin bilmiyordum bile şarkıyı. O kadar güzel yorumlamış ki orjinalinden daha güzel olmuş bence. Harika bir şarkı.

halihazırda sevgili varken başkasına aşık olmak

- yargılama hele pembe tablo hiç içermez -
Dünyanın en leş durumlarından biridir.
Eğer hali hazırda diye tanımlanan kişiye karşı şefkat, sevgi, merhamet, arkadaşlık, yeri gelince analık-babalık gibi duygularla bağlıysanız ve o da size o şekilde belki daha da çok bağlıysa çok berbat bir durumdur. "Hali hazırdaki sevgiliyi sevsen başkasına aşık olmazdın zaten" gibi cümleleri şimdiden duyuyor gibiyim. O işler öyle olmuyor. Sevgi ile aşk ortadoğulu ve avrupalı iki çocuk kadar farklı iki duygu, iki rakip kimi zaman. Bazen birbirlerini besleyip büyütürler bazense üzerlerine basıp geçerler.

"Hımm düşündüm taşındım ben bu kişiye aşık olayım en iyisi" diyerek aşık olunmaz ama işler en karmaşık halini aşık olunan kişi el uzattığında alır. Bir kere halihazırdaki sevgiliden nasıl ayrılacaksınız o kadar basit değil hele aynı evi paylaşıyorsanız ve 8 sene olmuşsa, beraber büyümüşseniz...

Yokluğunuzda ne yapar? "Nasıl dayanır buna? Olmaz mümkün değil çok üzülür, yıkılır, mahvolur... Bunu ona yapamam!"... "Hem peki ben ne yaparım... Ya onun sevgisini şefkatini özlersem ne yaparım!" diye diye diye kendinizi yiyip bitirirsiniz, erirsiniz gün geçtikçe (bu bahsettiğim yedekçilik ve garanticilikten uzak bir şey).
Ona, emeğinize, her şeye rağmen sahiden içinizden ona karşı hiç gitmeyen o sevginize kıyamazsınız ama içinizde alev alev yanan bir aşk, bir deli tutku da öte taraftan sizi yakmaya, kavurmaya devam eder basit bir hoşlantıdan bahsetmiyoruz aşk diyoruz; eni konu aşk!

Diyelim bütün anılarınızı, eşyalarınızı, yaşanmışlıklarınızı, verilen sözleri, edilen yeminleri, bir zaman sahiden sahici ve hesapsız kitapsız yaşanmış her şeyi sıkıştırıp bir bavula ondan alıp gittiniz... Aşık olduğunuz kişi bir muamma, bilinmeyen bir diyar, duyunca kulağa hoş gelmiş ama öğrenilmemiş ecnebi bir dil. Hem çok tanıdık hem çok yabancı, hem çok yakın hem uzak. Bir deprem bir fırtına, tsunami! Peki deprem biterse, fırtına dinerse... Ya işler yolunda gitmezse? Ya yolunda gitmez de ömür boyu pişmanlıkla kavrulursanız? Ya üç beş gün sonra "olmuyor ben seninle yapamıyorum" derse? Peki ya aşkınızı kalbinize gömüp mevcut ilişkinize devam etme kararı alıp da yine aynı "ya-ya" ları susturamazsanız içinizde... Çünkü hep bir onunla mutlu olma ihtimali kalacaktır aklınızda ve bu da "an" a odaklanmanızı ve "an"dan tat almanızı neredeyse imkansız hale getireektir.
Ve de en kemirgen sorumuz şudur; bir başkasının hem de bir zaman her şeyiniz olan kişinin mutsuzluğu üzerine nasıl mutluluk kuracaksınız?

Ciddi söylüyorum küçümsenmeyecek ve hafife alınmayacak, alınmaması da gereken leş bir durumdur.

tarot

Son derece de gerçektir. inanmayanlar olabilir saygı duyuyorum elbette ama enerji meselesi. Bakan da baktıran da inanarak ve odaklanarak yaklaşmalı bakım öncesi. Cidden bu işi bilen birini arıyorum ama yüz yüze. Ankara.

cat chow

Purina' nın Proplan dışında çıkarmış olduğu tahıllı kedi maması markası. Bu ürünün proplandan farkı nedir tam olarak anlayamasam da arada ciddi bir fiyat farkı var. insan kıllanıyor ama bi yandan da Purina sonuçta diyorum. 15 kg luk fiyatı 170 tl civarında. Proplan ın 10 kg su en ucuz 215 tl civarı. Bugün denemek için 1,5 kg luğuna 40 tl bayıldım aldım üçü de severek yedi. uzun vadede kullanır mıyım bilmiyorum ama şimdilik iyi görünüyor.

rüya

Serkan Çağrı' nın bir bestesidir. Koltukta sızıp kaldığınız bir akşamüstü tam uyandığınız an, bir şeylerin sizi koynunda uyuduğunuz veya "bir" olduğunuz bir andan çekip şimdiki ana savururmuş gibi uyanırsınız ya. Parmak uçlarınıza kadar uyuşursunuz hani... Öyle bir beste bu.

yazarların şimdi dinlediği şarkıdan bir cümle

(bkz: serkan çağrı - rüya)
siz neyseniz onu söylüyor şarkı.

cahit berkay

Sadece Mine filminin müziği ile dahi benim için bambaşkadır. Bakın sadece ve sadece diyorum daha selvi boylumu, devlerin aşkını, çiçek Abbası falan saymıyorum...
Çok yaşa, varol Cahit Berkay.
Yalnız maillerine bakmıyor sanırsam çünkü Mine filmini izler izlemez kendisine mail atmıştım cevap alamadım. Görse kesin cevaplardı bence.

uzun süreli ilişkinin bitmesi

Bazen bitmesini istemek ama bitirememekten daha kolay olan durumdur. Kayıplık kötüdür ya hani. Çocukları kaybolan aile artık bulunamadıkça "öldüyse öldü diyelim en azından şurada yatıyor deriz bi dua okuruz ziyaretine gideriz" diye bu belirsizliğe de isyan eder. O belirsizlik, kaybetmekten daha acı gelir. işte bu uzun ilişkilerin de bitme sinyalleri vermeye başladığı andan itibaren aynı sancılı sürece mahkum olursunuz. ilk gençlik ve genç yetişkinlik dönemleriyse hele hayatınızda olma aralığı o zaman hepten sıctınız. Ne "onla mı geldim sanki dünyaya" diyebilirsiniz ne de "elimi sallasam ellisi" çünkü elinizi sallasaniz ellisi de olsa o koskoca yılları arkada bıraktiktan sonra bir 'yabanci'ya kendini açmak zor gelir. Gerçekci olalım; zordur da zaten. Ondan öncesi de zaten cocukluktur belki hatırlamıyorsunuzdur bile...
işler gittikçe cirkinlesmeye başlayabilir. Ona tahammül gösterebilmek için siginmamaniz gereken seylere siginabilirsiniz. Kilitli kalması gereken kapıları zorlayabilir, içeri dalabilirsiniz... Kimse kimseye zincirli degildir tabi ama gitmek zor, zincir sizin zihninizdedir. Sonrasını bilememek, "ya daha mutsuz olursam, peki ya o ne yapar bensiz, ya böyle sevilemezsem, boyle sevemezsem" diye gider sorular. Belirsizlik çok zor; sanki içinde olduğunuz durum çok berrakmis gibi...
Önceleri arkadaşlarınızla paylaşır dert yanarsiniz. Bir sure sonra artik anlatamaz bir hale gelirsiniz. Yalnizsinizdir. Kararlarinizda, kabullenmeniz gereken veya cozmeniz gereken durumlar karşısında yapayalniz. Hatta oyle bir yalnızlık ki bu o da yoktur etrafta.
Bu nedenle eğer 1., 2. Senenin sonunda hayatınızdaki insanla gitmeyen bir şeyler varsa ya cozumleyip öyle devam edin en azindan bir bakin olabilecek bir şey mi... Olmuyorsa, olacak gibi değilse bitirin. Sonra 7-8 sene hayatı paylaşıp çırılçıplak kalmayın, kimseyi de çırılçıplak bırakmayın.
Sonra hayatinizin alti üstüne gelmiş şekilde devam etmeye çalışmak, tersini düzüne çevirmeye çalışmak çok zor.

ilk dinleyişte aşık olunan türküler

naz barı

https://www.youtube.com/watch?v=vRaFz3s2CdQ

kapın her çalındıkça

Herkesten dinledim bu eseri ama küçük Soner Kıp yorumu kadar zevk alarak dinleyemiyorum hiçbirini. Ne ağır tsm ne arabesk bir şarkı gibi. Tam ikisinin ortası. Çocuk hissederek söylüyor böyle içime içime. "Hele bir yalnız kal da..." kısmı hele allah ım ya sanki sevgilinin yüzüne baka baka söylüyor. Helal sana Sonerim!

https://www.youtube.com/watch?v=qm9wv3HVBO0

cem gelinoğlu

Bana aşırı derecede orospu çocuğu tipli gelen vine fenomeni. Takip edip arada gülüyorum o ayrı. Ama hani olur ya mahallenin abisi. Aslında yokur da zararı kimseye, hatta faydası vardır ama gönül işlerinde, karı kız mevzularında orosbu çocuudur.

ah neriman

Sıcacık bulduğum ve kaldırılmaması için ailecek dua ettiğimiz dizi. Aramızda kalsın vardı ilk başladığında böyle sıcak ama o da saçmaladı gitgide, abartılı sahneler falan. Her şey bir kenara; en çok da Perran Kutman' ı ve Sezin Akbaşoğullarını izlemeye doyamıyor insan.